Michel de Montaigne

"The art of dining well is no slight art, the pleasure not a slight pleasure"

Chaîne des Rôtisseurs akşam yemeği Seraser Fine Dining Restaurant'ta düzenlendi

20 Mart 2010 tarihinde Seraser Fine Dining Restaurant'ta gerçekleştirilen Chaîne des Rôtisseurs akşam yemeğine çok sayıda seçkin davetlinin yanı sıra Chaîne des Rôtisseurs Derneği Türkiye Başkanı Sn.Muhammed Hammam ve Antalya Başkanı Sn.Atok İlhan'da katıldı. Yemek başlamadan önce konuşma yapan İlhan , açılmasından bu yana sadece 4 ay geçmesine rağmen, Antalya'nın yeni yıldızı olarak nitelendirdiği Seraser için "Seraser yine Şaheser" yorumunu yaptı.
Yemeklerin yapımında emeğini ve tecrübelerini esirgemeyen Seraser Restaurant mutfak danışmanı Sn.David Shipman ve yine özellikle Seraser'in ev yapımı ekmekleri konusunda ki danışmanı Sn.Dilistan Shipman tüm yemek boyunca mutfaktan ayrılmayarak, Seraser Mutfak şefi Gökhan Çatmaz ve ekibinin de gayretli çabaları eşliğinde misafirlere unutulmaz lezzetler sundular.
Tüm yemeklerin ayrı şaraplarla eşleştirildiği yemek sonrasında konuşma yapan Sn.Muhammed Hammam " Bundan sonra gerçekleştirilecek yemekler için diğer şeflerin bir hayli fazla çaba göstermesi gerekecek" diyerek yemeklerden, yemeklerin sunumundan, yemek ve şarap eşleşmesinden ve Seraser'in ambiyansından ne kadar etkilendiğini dile getirdi.

VIP Turizm akşam yemeği...

Ülkemizin önde gelen turizm şirketlerinden olan VIP Turizm, Fransa'dan gelen özel bir grubu, Seraser Fine Dining Restaurant'ta ağırladı. Seraser mutfağının öne çıkan ürünlerinin ikram edildiği gecede, yemeğin finali Türk kahveli krem brulée olan Sultan Kahvesi ile yapıldı.
Lezzetler karşısında beğenilerini dile getiren misafirler, tüm Seraser ekibine teşekkürlerini sundular.

Seraser Fine Dining Restaurant Kavaklıdere Şarapları'nın Antalya ekibini ağırladı.

Kavaklıdere, şarap severlere yeni ürünler sunmaya devam ediyor. Kavaklıdere yönetici ve satış kadrosu piyasaya yeni çıkacak olan yeni şaraplarının tadımı için Seraser Restaurant'ta bir araya geldi. Enfes şaraplarla Seraser'in birbirinden farklı lezzetleri eşleştirilerek tadına doyum olmaz bir ziyafet gerçekleştirildi.

Incity Dergisi 2.yıl kutlaması Seraser Fine Dining Restaurant'ta gerçekleşti.

Yayın hayatına başlamasının 2.yılını Seraser Fine Dining Restaurant' ta kutlayan Incity Dergisi ekibini, geceye davetli dostları yanlız bırakmadı. Birbirinden leziz yemeklerle mest olan tüm konuklar, gecenin geç saatlerine kadar Seraser'in büyülü ortamında, Jazz orkestrasının müzikleriyle doyasıya eğlendiler.
Biz de Seraser ekibi olarak, InCity ailesine nice yıllar diliyoruz.

Chaîne des Rôtisseurs akşam yemeği 20 Mart 2010 tarihinde Seraser Fine Dining Restaurant'ta...

Chaîne des Rôtisseurs akşam yemeği 20 Mart 2010 tarihinde Seraser Fine Dining Restaurant'ta düzenlenecek.

Chaîne de Rôtisseurs 1950 yılında Paris’te kurularak dünyaya yayılan, uluslararası gastronomi kulübü olup, iyi yiyeceğin korunması ve sofra zevklerinin yaşatılması amacıyla faaliyet göstermektedir.

.

Kulübün tarihçesine kısaca göze atmak gerekirse;

Zincir, Fransız Kraliyet Loncalarından olan “Les Ayeurs Lonca”sının kaz kızartma gelenek ve uygulamalarına dayanmaktadır. Hikâyesi, 1248’e dayanıyor. Bu tarihte IX. Louis, dönemin Paris Belediye Başkanını esnaf organizasyonlarını ve loncaları düzenlemek üzere görevlendirmişti. Bu loncaların amacı genç çırakları geliştirmek ve loncaların üyelerine yeni teknikler öğretmekti. Paris Belediye Başkanı aralarında kaz kızartma ustalarının da bulunduğu 100 esnafı bir araya getirir.

Fransa’da kurulan Les Ayeurs Loncası, öncelikle kaz eti üzerine çalışırken, 1509 yılında XII. Louis tarafından isimleri Rôtisseurs olarak değiştirilir ve faaliyetlerinin av hayvanlarından kuzuya kadar bütün etleri kapsamasına karar verilir. 1610’da Zincir kraliyet himayesi altına alınır ve bugünkü ambleminin merkezini oluşturan, iki çapraz şiş, dört et kancası ve alevler yanmakta ocaktan oluşan amblem kabul edilir.

.

Dört asır boyunca, Zincir’in koptuğu 1793 yılına kadar faaliyetlerini sürdüren bu loncanın amacı, kraliyet sofralarına layık bir kalite standardı oluşturmak ve bunu muhafaza etmekti. Ancak Fransız İhtilal inden sonra diğer loncalar gibi bu loncada dağılmıştı.

1950 yılında Gastronomi Prensi olarak adlandırılan Curnonsky ile Dr. August Becart ve Jean Valbyadlı üç gastronom, Louis Giraudin ve Marcel Darin adlı iki profesyonel aşçı bir araya gelerek, unutulmaya yüz tutan Rôtisseurs’leri tekrar canlandırmak üzere girişimlerde bulunurlar. Bu grup tarafından 1950 yılında Confrérie de la Chaîne des Rôtisseurs adını verdikleri dernek kurulur ve eski amblemi kullanarak, üstünde yaptıkları bazı değişikliklerle yeni logoyu tasarlanarak derneğin yeni adı ve kuruluş tarihleri olan 1248 ile 1950 tarihleri ilave edilir. Ayrıca profesyonel üyeleri temsil eden iç zincir ve profesyonel olmayan üyeleri temsil eden dış zincir oluşturularak tüm üyelerin birlikteliği pekiştirilir.

Tekrar hayata geçirilen dernek, dünyada hızla yayılarak, tahmini 25,000 profesyonel ve profesyonel olmayan üyesi ile 80 ülkede faaliyet göstermektedir.

Seraser'in "Profiterol"u Star Gazetesi'nde

Size şimdi profiterol desek kim bilir aklınızdan neler geçer. Bu tatlının adını duymak bile mutlu olmaya yetiyor. Söylenenlere göre bu lezzetin tarifini Fransa’da yaşayan aşçı Avice oluşturmuş, Antoine Careme ise hamurunun reçetesini geliştirilmiş.

Seraser Restaurant'da hamuru özel olarak hazırlanan ve kremasında mango püresi kullanılan bu leziz profiterol Star Gazetesi’nin 27 Şubat 2010 tarihli Cumartesi ekine konu oldu ve Türkiye'de verilen referanslar arasında yer aldı. Her ne kadar haberde Seraser’in bulunduğu yer İstanbul olarak hatalı yazılmış olsa da bilinmelidir ki Seraser Fine Dining Restaurant Antalya’dadır…(şimdilik!)

GM Dergisi "Rekabet Kaliteyi arttırır"


GM dergisi 34.sayısında Tuvana Hotel Genel Müdürü Nermin Sümer ile Seraser Fine Dining Restaurant hakkında yapılan bir röpotaja yer verdi.
Röportajda sorulan “ Kaleiçi işletmeleri arasında ilişkiler nasıl” sorusuna verdiği yanıt ile röportajın başlığını oluşturan Sümer’in “Rekabet kaliteyi arttırır” açıklamasıyla Kaleiçi’ni gökkuşağına benzeterek, farklı renklerden oluşan bir gökkuşağı gibi Kaleiçi’nde de konsepti ve müşteri profili farklı pek çok işletmenin yer aldığını sözlerine ekleyen Sümer “ Biz yeni bir işletme açıldığında memnun oluyoruz çünkü rekabet kaliteyi arttırır “ diyerek açıklamalarına devam etti.
Fine Dining Restaurant açmanın riskli taraflarına da değinerek: “Evet, fine dining restaurant açmak çok büyük bir riskti. Ama biz hem kendimize hem de Antalya’ da yaşayanlara güvenerek yola çıktık. Antalya’da gerçekleşen yatırımlara baktığımızda, çoğunluğu talepler sonucunda meydana gelmiş yatırımlar. Seraser Restaurant olarak biz bu düzeni yıktık ve arz ederek talep yarattık. “ dedi. Ayrıca sözlerine, “ Bir de Seraser Fine Dining Restaurant olarak –Zaman yaşayıp tükettiklerimizin en kıymetlisi, öyle yaşayın ki tadı damağınızda kalsın- felsefesini savunuyoruz. Biz burada misafirlerimizin sadece damak tadına değil beş duyu organına hitap ediyoruz. Misafirlerimiz Seraser’ in muhteşem atmosferinde leziz yemeklerin tadına bakarken onlara Jazz müziğinin büyülü ritimleri eşlik ediyor” diye belirtti.
Röportajın bir bölümünde Tuvana Hotel’e de değinen Sümer “Tuvana Hotel 6 konaktan oluşuyor ve 46 oda bulunuyor. Konaklardaki misafirler, bir diğer konaktaki misafirleri göremediği için mahremiyet alanları sağlanmış oluyor. Büyük çoğunluğu İngiltere başta olmak üzere Amerika, Belçika ve Fransa’dan gelen misafirlerimizi ağırlıyoruz. Otel mutfağımız ise tamamen Türk yemeklerinden oluşuyor” şeklinde açıkladı.


 
> Add to Technorati Favorites