Michel de Montaigne

"The art of dining well is no slight art, the pleasure not a slight pleasure"

Alem Dergisi Seraser'i Sayfalarına Taşıdı

Seraser Fine Dining Restaurant, 25 Kasım 2009 tarihli Alem Dergisi tarafından yeme içme konusunda Antalyadaki tek nokta olarak tavsiye edildi.

Alem Dergisi Seraser Restaurant'ı okuyucularıyla şu şekilde tanıştırdı; Antalya'nın en güzel yerinde yani Kaleiçi'nde tarihi dokuyla örtüşen exclusive bir mekan. A+ hizmet kalitesini hedefleyen ve gurmelerin damak tadına uygun lezzetler sunan Seraser, BBC Televizyonu'ndan Conde Nast Traveller dergisine kadar dünyaca ünlü pek çok yayına konu olmuş çok yeni ve çok ünlü bir mekan. Tuvana Butik Hotel'in içinde hizmet veren Seraser Fine Dining Restaurant, enternasyonal mutfağı geleneksel motiflerle harmanlayarak sizleri kusursuz bir lezzet deneyimini paylaşmaya davet ediyor. Dünya şaraplarından bonkörce; ama lezzetlerin arasından daha titzlikle yapılan bir seçimin benzersiz sunumu. Bu ziyafetin birçok ana ürünü de Seraser mutfağında üretiliyor; bir benzeri yapılabilir, ama Seraser mutfağını unutmanıza yetmez.

Bir Kaleiçi Markası SERASER - Sabah Gazetesi

Sabah Gazetesi 25 Kasım 2009 tarihli Akdeniz'in markaları bölümünde, Seraser Fine Dining Restaurant'e yer verdi. Sabah gazetesi Seraser'i sadece Antalya'da değil, tüm Türkiye'de lezzetin adresi olmaya aday bir nokta olarak lanse etti. Seraser Restaurant'ın ince detayların özenle biraraya getirilmesi sonucu oluşmuş bir gurme noktası olduğunu okuyucularıyla paylaşan Talat Öztuzsuz, Seraser'in inovatif sunumu olan rakı kokteyllerinden ve Yeditepe Üniversitesi mezunu şeflerinden de övgüyle bahsediyor. Sabah Gazetesi etlerin 28 gün dinlendirilerek özel klimatizasyon aşamasından sonra sunulduğu Seraser Restaurant'ın internet üzerinde yoğunlaşılan interaktif reklam anlayışını ise "yeni nesil pazarlama" olarak detaylandırdı.

Bayram'da Jazz Geceleri

Antalya'nın ilk ve tek "Fine Dine" restoranı olma özelliğini taşıyan Seraser Restaurant, bayramda sizleri akustik jazz performansları eşliğinde, masalsı sofralara davet ediyor. Burçin Ünal'a, kontrbassı ile Bahtiyar Taş ve piyanosuyla Savaş Aslan eşlik ediyor. 25-27 ve 28 Kasım günleri saat 20:00'da gerçekleşecek olan performansta klasik ve popüler jazz eserlerine yer verilecek. Bu performans, Seraser Fine Dining Restaurant ambiansıyla farklı bir boyut kazanacak. Seraser Restaurant ekibi olarak sizlere sesleniyoruz; "Lezzetin yeni sınırlarını çizdik. Şimdi kusursuz bir bayram yaşatıJAZZ!.."

Seraser Fine Dining Restaurant Skalite 2009 Ödüllerinde Aday Gösterildi...

Skal, dünya turizm liderlerinin küresel turizmi ve arkadaşlığı yaymaya çalıştığı profesyonel bir kuruluştur. Bünyesinde, uluslar arası seyahat ve turizm endüstrisindeki tüm sektörleri toplaması bakımından da dünyada tektir. Turizmin üst düzey yöneticileri olan üyeleri yerel, ulusal ve uluslar arası platformlarda buluşurlar ve turizmin gündeminde bulunan belli başlı konuları tartışırlar.
Bu üst düzey yöneticiler tarafından her yıl verilen Skal ödüllerine bu yıl, Tuvana Hotel butik otel segmentinde ve Seraser Fine Dining Restaurant ise turizme katkıda bulunan restoranlar segmentinde aday gösterildi.
Dünyanın en büyük SKAL Kulübü olan Skal International İstanbul'un organizasyonda gerçekleşen SKALİTE 2009 ödülleri için aday belirleme süreci dün gece 00.00'da sona erdi. Türk turizminin kanaat önderleri olan TurizmdeBuSabah okurlarının yoğun ilgisi ve oyları ile belirlenen adaylar, 18 Kasım Çarşamba günü Skal Türkiye üyeleri tarafından oylanacak.

Seraser'de Jazz Günleri Devam Ediyor...

Seraser Fine Dining Restaurant’da Jazz günleri devam ediyor… Jazz konusunda sesiyle yarattığı harikalarla Türkiye çapında markalaşmış Burçin Ünal’a, piyanoda Savaş Aslan ve Kontrbasta Bahtiyar Taş eşlik ediyor. Sadece Jazz klasiklerinin değil, aynı zamanda popüler klasiklerin yer verileceği bu benzersiz performanslar kaçırılmamalı…

Tarih: 18.11.2009 Çarşamba
Saat : 20:00
Müzisyenler: Burçin Ünal / Vocal - Vokal, Savaş Aslan/ Piano - Piyano, Bahtiyar Taş/ Double Bass - Kontrbas

Seraser'de IBM Yemeği

Seraser Fine Dining Restaurant 09 Kasım 2009 tarihinde, IBM genel müdürleri yemeğine ev sahipliği yaptı. Mardan Palace'da kalan ve dünyanın dörtbir yanından gelen IBM genel müdürleri Seraser'in ev sahipliği ile unutulmaz bir akşam yaşadılar. Memnuniyetlerini her halleriyle yansıtan IBM yöneticileri, gerek organizasyon firmaları Age tourism'e gerekse Seraser Fine Dining Restaurant yönetimine sonsuz teşekkürlerini sundular...

Kaleiçi'nde Saklı Lezzet - Zeyno Gürses (Posta)

Yemeğe olan ilgisini kurduğu iyiyemek.com adlı internet sitesi ile yemek ve içki kültürünü hayatının bir parçası haline getirmiş olanlarla paylaşan Zeyno Gürses, 08 Kasım 2009 tarihinde Posta gazetesindeki gastronomi köşesinde, Seraser Fine Dining Restaurant'ı ele alıyor. Restoranın sadece Antalya da değil, aynı zamanda Türkiyede de büyük yankı uyandıracağını okurlarıyla paylaşan Zeyno Hanım'ın yasızı şöyle;

Saat kulesini arkama alarak yürüyorum. Cumhuriyet Bayramı’nın coşkusunu al-ak bayraklarına sarılarak özümseyen minik çocukların görüntüsünü Cumhuriyet Meydanı’nda zihnime kazıyarak... Dar sokakları takip ederek Kaleiçi’nin kapısını aralıyorum. Kimi metruk, kimi tekrar hayat bulmuş eski Antalya konakları, eteklerinde halı dokuyan, kuyum satan esnaf, araya sıkışmış sanat atölyeleri ve yüzlerce yılın dokusal anlatımı...Nedendir bilinmez, onca emek, onca masraf, onca heyecanlı vizyon sayesinde tekrar hayat bulan Kaleiçi halen yalnız, halen sahipsiz. Antalya halkının ta kendisi yüz vermiyor belli ki, bırakın üç kuruşa tatil yapmaktan başka bir şey düşünmeyen ucuz turistleri. Ama Kaleiçi her şeye rağmen güzelliğinden hiçbir şey kaybetmiyor, bekliyor sabırla gün ışığını.Güzellikler şaşırtıyorÖte yandan inanç ve öngörüye biraz da cengaverlik karıştığında Kaleiçi’nin kendisini bile şaşırtan girişimlerini göz ardı edemeyiz. Çünkü onlar sayesinde ‘başarı’ kanıtlanırsa, takipçileri de ışık görür, sahipsiz güzellikler yeniden yaşama kazandırılır. ‘Seraser’ kendisini sarmalayan ‘Tuvana’ ile işte bu yolun öncülerinden.Kaleiçi konaklarından birbirinin komşusu 6 konaktan oluşan butik otelin ismi Tuvana. Tuvana, her bir odası özenle dekore edilmiş, en ufak ayrıntısına kadar estetik ve uyum gözetilmiş, konukların huzur içinde doğayı hissetmeleri sağlanmış, tarihi dokunun çağdaşlık ile buluştuğu nefis bir tesis. Ancak beni kendimden geçiren asıl cennet mabedi altı konağın avlusunda bulunan, portakal ve mandalina ağaçları altında beyaz örtülü masaların yer aldığı ‘Seraser’ isimli elegan restoran.Seraser sadece Antalya’ya değil tüm ülkeye tatlı tatlı kafa tutmak üzere kapılarını açmış gibi. İsmini aldığı şık kumaş gibi renkleri ve dokusu ile insanı hemen sarıyor. Yemeklere sıra gelene kadar Seraser’in her bir köşesini keşfetmek gerek. Lakin sürprizler o köşelerde gizli. Bir köşede suların içinden çıkan minik heykelcik, diğer tarafta saçlarını yana atmış zeytin ağacı, iç köşede yaşayan bir piyano ve ışık oyunları ile büyülü bir ortama dönüşen Seraser... Hava kararmadan önce avlunun barında kokteyllerimizi yudumluyoruz. Vodka Martini’nin ayarı iyi, sadece içinde buzlar olmasa geleceği de iyi olacak. Yavaş yavaş mum ışıkları belirginleşiyor ve Akdeniz’in ılık esintisi ile masamıza yöneliyoruz. Menü tıpkı Seraser’in kendisi gibi sakin ve elegan. Tanıdık malzemeler ama tanımadık yorumlar hemen hissediliyor. Gastronomi profesyonelleri olan Dilistan ve David Shipman tarafından el verilmiş, sonra da almış başını gitmiş. Başlangıçlardan sübye dikkatimi çekiyor.Seraser’de müthiş lezzetlerBeyaz örtünün üzerinde karşılaştığımızda sübyenin görsel estetikten nasibini aldığını anlıyorum. Kırmızı biber sosu üzerine oturmuş sübye. Piparrade kimliğine yaraşır bir mizansen ile kendini gösteriyor. Eşliğinde Cote d’Aavanos yudumladığımız yumuşacık, taptaze sübyenin tadına doymak ne mümkün fakat bambaşka bir heyecan var yolda, o da ev yapımı fettucinili çıtır ördek! Kimseyi kıskandırmak için yazmıyorum bunları, fakat özel yemeklerin hakkını veren adresleri bulmanın çok zor olduğu bu günlerde iyisini anlatmak da bizlerin görevi diye düşünüyorum.Çıtır ördek fırından sonra kızararak bu hale gelmiş. Milföy kalınlığında kızarmış bir hamurun içine oturmuş, altındaki fettuciniye, portakal sosuna ulaşmayı bekliyor. Seraser sofrasında bizlere Tom Brosnahan eşlik ediyor. Kendisi uzun seneler Türkiye’de yaşamış, Türkiye aşığı bir araştırmacı. Hatta o kadar Türkiye aşığı ki ‘turkeytravel planner’ adında ülkemiz hakkında potansiyel ziyaretçilere bilgi veren bir web sitesi var. Kendisinin mükemmel Türkçe’si ile ülkemizdeki gastronomik gelişimler hakkında konuşuyoruz ve Seraser’i tatmaya devam ediyoruz.Artık tatlı yiyip, tatlı konuşacağımız en keyifli süreçteyiz. Tatlı menüsüne baktığımızda kafamız hayli karışıyor, çünkü birbirinden cazip gözüken 11 adet tatlı var seçebileceğimiz. Farklı seçimler yaparak birbirimizin tabağından otlanmaya karar veriyoruz. Ben bir Fransız klasiği olan Tart Tatin’den yana şansımı kullanıyorum.Tart Tatin geleneksel yöntemle hamur kısmı son anda pişmiş elmanın üzerine çevrilerek hazırlanmıştı. Mayhoş, yeşil elmanın biraz fazla kalın olan kabuğu dışında her şey olması gerektiği gibiydi. Üzerine oturtulan tarçınlı dondurma uygun olmasına uygundu ama Kaleiçi bölgesinin hemen sınırında olan ‘yanık dondurmacıyı’ düşünüp tarçının yerini almasını diledim.Yanımda diğer misafire sunulan ‘sultan kahvesi’ biraz kıskandırmadı dersem yalan olur. Türk kahvesi fincanında sunulan üzeri Türk kahvesi ile kaplı krem brule ve yanında eşlik eden trüf çikolataları tam sultanlara yaraşır bir seçimdi. Seraser’den ayrılmanın zorluğunu henüz tanışmamış olanlarla paylaşarak gidermeye çalışıyorum. Tıpkı kendi deyişleri gibi, “Seraser’in anıları bizden uzak kaldığınız anlarda sizi bu rayihayla kovalayacak.”...

Boğaziçi Üniversitesi Dergisi Seraser Fine Dining Restaurant'ı sayfalarına taşıdı...

Boğaziçi Üniversitesi Mezunlar Derneği (BÜMED) tarafından her ay çıkartılan ve bütün Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına gönderilen derginin camiadan haberler bölümünde bu ay Seraser Fine Dining Restaurant vardı. 2009 mezunlarından Özgür Tankut'un işletmeciliğini üstlendiği restoran, Türkiye çapında da adını duyurmaya devam ediyor.

Dergi, Seraser Restaurant'ı Boğaziçi camiasına şu sözlerler duyurdu:

BÜ İşletme Lisans mezunu olan Özgür Tankut 09’ Antalya’nın Kaleiçi bölgesinde, Seraser Fine Dining Restaurant’ı kurdu ve işletmenin yönetimini üstlendi. Dekorasyonundan, çatal bıçağına kadar ince bir titizlikle hazırlanan restoran, Antalya’nın da ilk Fine Dine restoranı olma özelliğini taşıyor. Yeditepe üniversitesi gastronomi mezunu şefler tarafından oluşturulan ekip, dünya mutfağının önde gelen tatlarını restoranın değerli misafirleri ile buluşturuyor. Pazartesi hariç her gün saat 12:00 ile 01:00 arası açık olan Seraser Fine Dining Restaurant’ da BÜMED üyeleri için %10 indirim uygulanıyor. Mekânın sloganı ise ilgi çekici; Zaman yaşayıp tükettiklerimizin en kıymetlisi… Öyle yaşayın ki “Tadı damağınızda kalsın”
 
> Add to Technorati Favorites